Sekarat Halinde İhtiyar Zaman
Deruni bir yalnızlıktır zamanın
kaderi;
Gelenin çapa atmadığı münzevi
koy.
Yükler gemiden denize atılır salimen;
Yolcudur beniâdem, gemiler konvoy.
Yaşlanan zaman ve kıyıya vuran
köpük;
Alevlenmiyor bağrında küllenen dalga.
Usulca buruşuk elini öptüm zamanın,
Yavaş yavaş öldüğünün O da
farkında.
Oysa O defnetti ufka her batan
günü.
Gidenlerin hüznünü gömdü geçmişe.
Ellerinde dünya çölünün ıstırap
gülü,
Gözlerinde fanilerden kalma endişe.
Niye belin iki büklüm, ey ahir
zaman?
Bu çağ kıyamete baston eksersizi
mi?
Sen ölünce kim yas tutacak
ardından?
Ecel mi? Yoksa üflenen sûr’un sesimi?
İşte, sekarat halinde ihtiyar zaman;
Boyunca uzandığı ölüm döşeğinde.
Kan ve balgam atıyor boğazından,
İniltisi, kâinatın tam da göbeğinde.
Ömer Furkan – 09.06.2024