Lisyantus…
Bir çiçekteki asalet…
Sadelikteki huzur…
Melekleri imrendiren zarafet…
Hidayetin parlak ışığı…
Ve cennetteki sükûnet…
Shannon…
Vahşi Batının Şimal Yıldızı…
Karanlığın içindeki ışık tufanı…
Ben ise okyanusta yolunu kaybetmiş bir kaptan…
Senin ışığını yansıtan yakamoz ile yolunu buluyorum…
Efsunlu bakışlarında binlerce yılın hikayesi…
Mushafların, Eski Ahidin, Kitab-ı Mukaddes’in mukaddimesi…
Ve sen Kuran’ın muhatabı ve Allah’ın yeryüzündeki halifesi…
Nasıl kavuştun kapitalizmin gökleri delen mabetleri arasında aydınlığa?
Dağların zirvelerinde mi yükselttin ruhunu?
Tomurcuk açan Kırmızı meşelere mi anlattın derdini?
Zümrüt yeşili gözlerinden akan göz yaşlarıyla mı suladın fidanları?
Bilseydim eğer, inan gelirdim sana.
Okyanusu bir yelkenli ile geçerdim.
Fırtınaları yararak gelirdim sana.
Menzilim sen ve ışığın pusulam olurdu…
Ama benden önce yağmur yüklü bulutların gelmesini isterdim.
Kiraz çiçeklerini, akça ağaçları yıkamasını isterdim yağmurların.
Güneşin açmasını isterdim ve seninle dokunmak isterdim gökkuşağına.
Toprağa düşen katrelerin baharı getirmesini isterdim ülkene…
Sen, kurak topraklarda baharı başlatan çiçek…
Sen, oryantalizm dehlizlerini aydınlatan şule…
Sen, kapitalizmin istinat duvarlarını yıkan mucize…
Sen, neo-liberal mutsuzluğun Lisyantus kokulu panzehri…
Shannon…
Bir çiçekteki asalet…
Sadelikteki huzur…
Melekleri imrendiren zarafet…
Hidayetin parlak ışığı…
Ve cennetteki sükûnet…
Ömer Furkan Kesikbaş
30.09.2023-02:15 / İzmir- Kaya Termal Otel (1345)