Issız Alem
Issız Alem




İçimde bir alem vardır, kardeşim,

Rüzgar, ben yalnızken çalar  ıslığını.

Mahzun bir göz, mektup adresim.

Kalabalıklarda bulurum ıssızlığımı.


Kimse görmez gördüklerimi;

Şimşekler ütüler düzlüklerimi. 

Her veda, coşkulu matem şöleni,

Ruhum kamaşır ayrılıklarda. 


Yarılan toprak, kurak dudağım;

Yağmura hasret bir kalyon gibi.

Ben, semadaki o sarnıcı ararım;

Göğün derinliğine fırlatın beni.


Dağlar bıçak sırtı, yüce merdiven;

Bulutlara tırmanır susuz çöllerim.

Sen, kalbime konan bir çiğdem.

Yağmurlar sendeler, dualarımda. 


Kıvrımlı vadiler kışla süslendi;

Akşam sisli yorganı çekti üstüne;

Dağların içini oyan isyankâr nehir; 

Sığa taşır hüznünüm çağıltısını.


Herkes sustuğu kadar mahrem,

Yoksunluk susturur umutlarımı.

Sen, şimdi gidiyorsun madem;

Gözyaşım  çizsin hudutlarını.


Ben hem fail hem meçhulüm;
Yad ele gitti soylu sürgünüm,
Bir telaş, gurbetin sınır kapısı;
Kimlik soramam göçerlerime. 

Sen, asil bir göçmen kasırga, 
Ben, yerinde sayan dev karınca.

Çıkarım üstüne bulutların elbet;

Göğsümde yine yelken açınca.


Ben dağlara döndüm yüzümü;

Beton şehrin kasveti arkamdaydı.

Mümbit toprağa gömdüm hüznümü;

Ve dağlar, yeniden yamacımdaydı.


Ömer Furkan Kesikbaş - 30.01.2024

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir