İçimde bir alem vardır, kardeşim,
Rüzgar, ben yalnızken çalar ıslığını.
Mahzun bir göz, mektup adresim.
Kalabalıklarda bulurum ıssızlığımı.
Kimse görmez gördüklerimi;
Şimşekler ütüler düzlüklerimi.
Her veda, coşkulu matem şöleni,
Ruhum kamaşır ayrılıklarda.
Yarılan toprak, kurak dudağım;
Yağmura hasret bir kalyon gibi.
Ben, semadaki o sarnıcı ararım;
Göğün derinliğine fırlatın beni.
Dağlar bıçak sırtı, yüce merdiven;
Bulutlara tırmanır susuz çöllerim.
Sen, kalbime konan bir çiğdem.
Yağmurlar sendeler, dualarımda.
Kıvrımlı vadiler kışla süslendi;
Akşam sisli yorganı çekti üstüne;
Dağların içini oyan isyankâr nehir;
Sığa taşır hüznünüm çağıltısını.
Herkes sustuğu kadar mahrem,
Yoksunluk susturur umutlarımı.
Sen, şimdi gidiyorsun madem;
Gözyaşım çizsin hudutlarını.
Çıkarım üstüne bulutların elbet;
Göğsümde yine yelken açınca.
Ben dağlara döndüm yüzümü;
Beton şehrin kasveti arkamdaydı.
Mümbit toprağa gömdüm hüznümü;
Ve dağlar, yeniden yamacımdaydı.
Ömer Furkan Kesikbaş - 30.01.2024