Ben zümrüt renkli gökyüzünde oluşan bir hortumun tam gözündeyim.
Geldiğini bildiğim kasırga öncesinde, manevi bir durgunluğun özündeyim.
Kuzeyden gelen rüzgârlar esiyor dalları üstünde dualarımın.
Ben lodosa direnen çınarlar gibi koruyorum dallarını dualarımın.
Ama sert esen rüzgâra direnemiyor narin yaprakları düşlerimin.
Ben gözyaşı döküyorum; düşen her bir yaprağı için düşlerimin.
Sana ulaşmanın derdiyle takip ediyorum dağlardaki izlerini.
Düşlerimden kopan yapraklar düşüyor üzerine ayak izlerinin.
Ruhumdaki güvercinler uçarken sendeliyor şiddetinden rüzgarın.
Ben dertlerimi de götürmesini diliyorum bulutları taşıyan rüzgarın.
Gündüz ziyaret edilen bir türbenin yatsı sonrası ıssızlığını yaşıyorum.
Herkes uyku ile kavuşuyor; ben sensizliğin sessizliği ile buluşuyorum.
Ben yüzleşmek istiyorum; korkmuyorum o yakıcı azabından yıldırımların.
Çünkü günahı yok; kalbimin sokaklarında menekşe yetiştirdiğim kaldırımların.
Ömer Furkan Kesikbaş - 11.11.2023
