Aşkı arar Keşiş;
Derviş aşık ölür.
Fundamentalist öldürür.
Bilge tenhada ağlar;
Eğer gelmemişse ölüm.
Kuyu mu derindi?
Haklı mıydı Einstein?
Rölativite doğru muydu?
Ve özgür müydü insan?
Kuyu derin değildi,
İp kısaydı ve haklıydı Einstein;
Her şey izafiydi;
Bağımlıydı birbirine varlık.
Ve insan özgür değildi artık.
Modernite, ruhu hapseden zindan.
Modern insan köleleşen bir figür.
Post-modern çağda sadece;
Şehitler ve aşklanan bilgelerdi özgür.
Dört zindanı vardı modern insanın;
Tarih, Toplum, Normlar ve Benlik.
İlk üç zindandan tek çıkış yolu vardı; bilgelik.
Benlik, aşk olmadan natamam bir kimlik.
En kalın duvarlı zindandı benlik.
Eğer yoksa insanın kalbinde;
Aşk ateşiyle yanan bir şamdan;
Kaçamaz o insan,
Mantığın duvarlarıyla örülmüş;
Benlik zindanından.
Aklın filtresidir mantık;
Aklın üzerine çekilen bir perde;
Baştan sona yamalı ve yırtık.
Aslında;
Birbirimize bağımlıydık.
Ve sevebilirdi birbirini;
Benlik zindanından;
Kurtulabilseydi insanlık.
Filtresiz bakıyorum dünyaya;
Dört zindanın da firarisiyim.
Kalp gözüyle bakıyorum hayata.
Her şey böyle daha güzel ve sarih.
Kelime dağarcığım sınırlı.
Ya da hatırlayamıyorum;
Ademe öğretilen isimlerini eşyanın.
Bundandır tanımsız kalışı hayatın.
Düzgün ifade edemesem de;
Olmadı kalbimde tanımsız bir alan.
Ulaşmasa da mektuplar adresine,
Özgürlüktür, Yani;
Firar ettiğim dördüncü zindan;
Lisyantus kokan bir aşktan;
Bir dervişe yadigar kalan.