Henüz yoktu dünya;
Ruhum yaratıldığında.
Toplanmıştık bir meydanda;
Muhatap almıştı beni
Elestü hitabında.
Sözleşmiştik Kalu Belada;
Sıramı bekledim sonra;
Ruhların
Bekleme salonunda.
Yaşam kendi seyrindeydi;
Leylekler
Yuva yapma derdinde;
İnsanlar yine rızık peşindeydi.
Bir eylül gününde başladı sürgünüm.
Henüz,
İradem yoktu O gün.
Muhtaçtım; çıplak
Ve üzerim kanlı.
Şoktaydım, ağlıyordum
acıklı
acıklı.
Geldiğim yer
Bilmediğim bir alemdi.
Bense
Henüz açamıyordum gözlerimi.
Açsaydım da;
Görmezdim sanırım
Hayatın renklerini.
Sonra,
Bir merhamet aldı beni koynuna.
Tanıştığım ilk duygu sevgiydi;
Konulan bir annenin bağrına.
Bense yorgundum;
Uyumak istiyordum.
Çok uzun yoldan gelmiştim.
Sahi,
Ne kadar beklemiştim?
Bilmiyordum.
Bir sebebin yaratılmasıydı doğum.
Yaratan için
Her şey bir “ol” kadar kolaydı,
Benim içinse doğum;
Ölüme yürüyüşümü başlatan
en önemli olaydı.
Henüz ilk günden başlamıştım yaşlanmaya.
Alışmam gerekiyordu
Yaşam denen rüyaya.
Bense ilk nefeslerimi alıyordum.
Yeni tanışmıştı bir bedenle ruhum.
Ve artık
Dünyaydı benim geçici yurdum.
Ömer Furkan Kesikbaş - 29.12.2023