Hasretin, yine gönlüme vurdu;
Ahrazım, konuşamam ben gündüzleri.
İçim, tenha bir ayrılık yurdu;
Dilim çözülür gecenin sessizliğinde.
Saat on ikiden sonra başlar yangınım.
Ateşe körükle gelir akrep ve yelkovan.
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir handayım.
Uykum kara delik, rüyam kahrolan.
Boş bir not defteri gibi o loş yatak;
Ne söylesem dokunur zülfü
yâre.
Gecenin şafağa ulaşmasına kalsa da ramak.
Söz yorgun, her şeyi anlattım tane tane.
Ben konuşunca, sukut eder o küstah duvar.
Arada bir sözümü kesen bir kasımpatı.
Konuşurken, durmadan gözüme bakar;
İçtendi sözleri, kalbimi hiç acıtmadı.
Yokluğunda,
Hüznümün yareni bir duvar ve kasımpatı;
Bu olanlara biraz şaşkınım açıkçası.
Ben, duvar ve bir kasımpatı.
Oynarız alacakaranlığın kaydırağında.
Ömer Furkan Kesikbaş - 11.04.2024