Balçıkla Kaplı Nehir Yatağı
Balçıkla Kaplı Nehir Yatağı



Balçıkla Kaplı Nehir Yatağı

 

Önceleri, su gibi aziz ve berraktım,

Çağlardım en vurgun nehirler gibi.

Belen zirvesinde doğardım dağın.

Sinem’de açardı mor nilüfer çiçeği.

Visale kavuşmak için vira akardım.

 

Gökçe deniz kendine çekerdi beni.

Yolum çok uzundu, yatağım kıvrık.

Şelaleden düşerken çıkarttığım,

Bir mavi yankı ve bir beyaz ıslık;

Sarardı etrafı selen bir ses gibi.

 

Gece, on adım önümde yürürdü;

Müşfik ayın yakamozdan ayak izi.

Setleri, barajları, vadileri aşardım.

Ki ben, Umman’daki sedef incinin,

Asil ve onurlu özlemiyle yaşardım.

Sıla hasretim köpürürdü denizde.

 

Apansız kirlettiler pirüpak dünyamızı.

O mesrur dağlar olabildiğince üzbe;

Sessiz bırakıyorlar badiye yankımızı.

Kırkikindi yağmurları da dargın bize.

Islatmıyorlar kara kepir toprağımızı.

 

Bense, yürüyorum çekilmiş sularda,

Yok olmuş akarsu yatağındaki eğilim.

Yer bataklık, ayaklarım balçığa batık.

Vuslata ulaşamayan tek ben değilim,

Nehirler de denize kavuşamıyor artık.


Ömer Furkan Kesikbaş - 23.04.2024