Ben; umduklarım olur mu olmaz mı bilmeden,
Olur ile Olmaz arasındaki dua makamındayım.
Umduklarıma bir “kün fe yekün” mesafesindeyim.
Umduğumun hayr mı şer mi olduğunu bilmeden umuyorum.
Umduklarımın hayr olmasını umuyorum.
Ummak,
Umulanın ne getireceğini bilmeden ummak;
Bilmemek;
Ya Rab!
Bilmek istemek ne büyük bir zahmet.
Bildirmemen ne büyük bir merhamet.
Tek bildiğim şey; hiçbir şey bilmediğim.
Bildiklerimi sandıklarım da bir yanılmaca.
Bildiklerim, zihnimin ürettiği bir aldatmaca.
İşte budur hakikat arayışındaki boğulmaca.
Ben, iflas etmiş bir Tüccar gibiyim.
Tükettim tüm entelektüel sermayemi.
Okudum varlığa ilişkin tüm felsefeleri.
Ontoloji filozoflarının öldüğü yerde, ben doğdum.
Ben ölümle dirildim.
Ben ölünce; varlığın aslında yok olduğunu gördüm.
Varlık yoktu, Yokluk vardı aslında.
Yoktum; Ol dedin, Oldum.
Var olduğumu sandığımda;
Öl dedin ve Öldüm.
Ol ile Öl arasında yaşadım durdum.
Ya Rab!
“Kün fe yekün” sırrını almadı idrakim.
Teslim oldum.
Teslim olunca, Müslüman oldum.
Dalından düşeceği günü bekleyen yaprak gibiyim.
Beni alacağın rüzgârını bekliyorum.
Gidecek bir yerim yok.
Senin merhametine sığınıyorum.
Ömer Furkan Kesikbaş 02.12.2023