Kırgın Bir Hoşça Kal
Telaşlı
bir yaşantım olmadı benim.
Düşünmem
hayatın serencamını;
Kelebek
yetiştiririm hayal bahçemde.
Pek
bilmem, dünyanın yol yordamını.
Göklere
özel bir ilgim var benim.
İçten
bir melodi çalar mazimde.
Çapalarım
ruhumun yaban otunu.
Saklarım
o saf menevişleri, kalbimde.
Ve
sen, nazenin sevdiğim,
Gözleri
zümrüt, gamzesi safirden.
Zarafetini
kıskanır mavi taçlı güvercin.
Gökçe
bir taht kurdun gönlüme gizden,
Yerine
geçtin birdenbire güneşin;
Aydınlatarak
kalbimi, ufacık bir dehlizden.
Toplamıştım
bütün cesaretimi,
Yüce
aşk buyurmuştu emri fermanı.
Kırmıştım
aklımın zincirlerini.
Kalmamıştı
ezgin kalbimin dermanı.
Hazırdım
ödemeye cesaretin bedelini;
Umutla
uyanan bir ekim günüydü;
O
gün, toplamıştım tüm cesaretimi.
Ve
merhametli göğüne bırakmıştım,
Kalbimin
en masum kelebeklerini.
O
gün sana,
Cennetin
şarabını teklif etmiştim.
Ellerimde,
kristal niyetten bir kadeh.
Yağan
yağmur imrenmişti,
Düşlerimin
berraklığına.
Ki
düşlerimdi;
Dünya
kargaşasından münezzeh.
Gidişin,
yıktı zamanın sırça köşkünü.
En
ufak bir sitem etmedim kadere.
Yaşlanmış
bir rüzgâr gibi söndü nefesim.
Aşkım
ve hüznüm tutuştu yine el ele.
Sanırım,
ben seni hiç unutmadım.
Gömdüm
gönlümdeki anıt mezara.
Hep
ziyaret ediyorum o ak kabrini;
Vefakâr
gecenin karanlığında.
Gaddar
bir matem yargılıyor beni,
Bense
infazını bekliyorum idamın,
Uykusuz
gölgemin dar ağacında.
Peşi
sıra gelen gündüzdür zaman.
Günler
sıraya girmiş, bekler ufukta.
Dinmez
bir özlemdir, kalbimi saran.
Bitmeyen
bir yol var sanki ruhumda.
Zaman
çileli yokuş, yollarsa çok dar;
Ardında
bir hüsran, her bir gidenin.
İçimde
bir dirhem kırgınlığı var,
Sana,
bir hoşça kal diyememenin.
Ömer
Furkan Kesikbaş – 21.03.2024