Gök Zamanı
Gök Zamanı



Affedeli çok oldu geçmişin gamını;

Küskünlüğüm olmadı işveli kaderle.

Gerdim yine umudun parlak yayını;

Ruhumu kamaştıran kutsal kederle.

 

Zaman; dünün şahı, yarının süvarisi.

Bitmiyor aklıma ilan ettiğim o savaş.

Şahane bir tasarım kaderin mimarisi;

İdrakim aheste, kavrayışım çok yavaş.

 

Dünyaya ait hissetmiyorum kendimi;

Aradığım bulunmaz kirli haritalarda.

Her an yıkasam da pespaye beynimi;

Tökezlerim, bacak kadar fırtınalarda.

 

Yürürüm kör topal, bir ayağım aksak,

Diğer ayağımsa sığmaz mezarlıklara.

Sırtımda el emeği göz nuru bir kanat.

Gözlerim göğün mahrem kapılarında.

 

Kalbime sığınmış sanki koca kâinat.

Bense mahpusuyum bir garip aşkın.

Aklım gri bulut, kas katı bir barikat.

Zaman göreceli, ruhum çok şaşkın.

 

Saatimi ayarlardım gök zamanına;

Umarak pak bir kalbin armağanını.

Ruhum henüz çıkmasa da balayına;

Bozdum aklımın bitmeyen hesabını.  

Ömer Furkan Kesikbaş - 14.03.2024